Ergonomi : İnsan ekipman çalışma alanı ve bunların arasındaki ilişkiyi inceleyen bunlardan doğan problemleri (anatomik,psikolojik vb) çözmeye çalışan bir bilimdir.
Ergonominin amacı minimum insan ve insan gücüyle maksimum işin sağlanmasıdır.Asıl amaç insan yeteneklerinin uygun kullanılmasıdır.Endüstri dışında konutlara uygulanması oldukça yeni sayılmaktadır.
Konut aile çevresini barındırması ve yaşamla ilgili faaliyetlerin olması nedeniyle belli standartlarının olması gerektiğini göstermiştir.
Antropometri : İnsan vücudunun boyutları ile ilgilenen ergonominin yararlandığı kaynak olan bilim dalıdır.
Bu insan boyutları dikkate alınarak ergonomik olarak mobilya depo çekmece raf ve dolapların yeterli büyüklükte olması ve bu alanlarda gerçekleştirilen faaliyetlerin insan bedenine uyumlu olması gerekmektedir.
Örneğin mobilyalardaki duruş ölçüleri antropometriyle belirlendikten sonra mobilya üretimine başlanır.
Konut mobilyaları için gereken antropometrik seçimde kullanıcıların faaliyetleri ve almış oldukları pozisyonlar dikkate alınmıştır.
Mimarlığın Öyküsü ORANTI VE ÖLÇEK
- Ölçek, mimarlık görsel sanatları en büyüğü ve en kapsamlısıdır. Bir yapının boyutunu belirlerken karşılaştırma ölçümüz kendi boyutumuzdur. Ortalama insan boyutuna göre bir yapının büyüklüğüne onun ölçeği denir.
- Vitruvius irrasyonel sayılarla geometrik figürlerin nasıl olduğunu betimlemiştir.Tanımlamalar kareyle başlar.
- Yunanlılar x/2x+1 orantısını kullandı bu yüzden yapılarında dar cepheli uzun sütunlu yapılar meydana gelmiştir.
- Altın orana göre büyük parçanın büyük parçaya oranı küçük parçanın küçük parçaya oranına eşit olmalıdır.(1.61804)
- Sayı ölçüsüyle orantılı olarak bu oran ilk defa Leonardo Fibonacci tarafından kullanılmıştır.(Sayılar ne kadar büyürse altın kesite o kadar yaklaşılır.)
- Mimar Le Corbusier Fibonacci dizisine dayanarak 1930 un sonlarında Modular adlı orantı sistemini geliştirdi.20.yy da orantı sistemini en çok kullanan mimar Le Corbusier'dir.
![]() |
''Modular'' |
OSMANLI MİMARİSİ
Beylik olarak başlar imparatorluğa kadar olan dönemi kapsar.Osmanlı mimarisi Osmanlı mimarisi kendinden önce gelen Erken dönem Anadolu Türk Mimarisi, Selçuklu Mimarisi, Bizans Mimarisi, İran Mimarisi ve Memlük Mimarisinden etkilenmiştir.
Erken Dönem: 1299 yılında Osman Gazi tarafından Söğüt'de 1501 yılında Bayezid Camii'nin (1501-1505) inşaatının başlaması arasındaki dönemi kapsar. Bu döneme ait yapılar ağırlıklı olarak İznik, Bursa ve Edirne şehirlerinde yer aldı. Osmanlı İmparatorluğunun yaklaşık 600 yıllık tarihinin 400 yılı boyunca devletin idare merkezi olarak kullanılan ve Osmanlı Padişahlarının yaşadığı mekan olan Topkapı Sarayı’dır.
Klasik Dönem: Döneme örnek bir eser olarak Ayasofya camisi olabilir.1501 ile 1703 yılları arasında hakim olan Klasik dönemin örnekleri ağırlıklı olarak İstanbul'da yer alır. Özel mülkiyet kavramının olmamasından dolayı sivil mimari örneklerin olmadığı bu dönemde daha çok dini yapılar ve kamu yapıları inşa edilmiştir. Özellikle yüksek ve görkemli yapılar inşa edilmiştir. Malzeme olarak küfeki taşı ve mermerin sıklıkla kullanıldığı klasik dönem yapılarının tasarımında genelde yukarıdan aşağıya inildikçe genişleyen bir tasarım kompozisyonu hakim oldu.
Geç Dönem: Bu dönem Osmanlı mimarisinin görüntüsü, geçmiş dönemlere oranla değişik özellikler göstermektedir. 18.yy kadar geleneksel bütünlük korunmuştur fakat 18. yy dan itibaren batı etkilerinin yoğunluğu artmıştır. Örneğin Nur-u Osmaniye cami....date-header {display :none !important;}
Erken Dönem: 1299 yılında Osman Gazi tarafından Söğüt'de 1501 yılında Bayezid Camii'nin (1501-1505) inşaatının başlaması arasındaki dönemi kapsar. Bu döneme ait yapılar ağırlıklı olarak İznik, Bursa ve Edirne şehirlerinde yer aldı. Osmanlı İmparatorluğunun yaklaşık 600 yıllık tarihinin 400 yılı boyunca devletin idare merkezi olarak kullanılan ve Osmanlı Padişahlarının yaşadığı mekan olan Topkapı Sarayı’dır.
Klasik Dönem: Döneme örnek bir eser olarak Ayasofya camisi olabilir.1501 ile 1703 yılları arasında hakim olan Klasik dönemin örnekleri ağırlıklı olarak İstanbul'da yer alır. Özel mülkiyet kavramının olmamasından dolayı sivil mimari örneklerin olmadığı bu dönemde daha çok dini yapılar ve kamu yapıları inşa edilmiştir. Özellikle yüksek ve görkemli yapılar inşa edilmiştir. Malzeme olarak küfeki taşı ve mermerin sıklıkla kullanıldığı klasik dönem yapılarının tasarımında genelde yukarıdan aşağıya inildikçe genişleyen bir tasarım kompozisyonu hakim oldu.
Geç Dönem: Bu dönem Osmanlı mimarisinin görüntüsü, geçmiş dönemlere oranla değişik özellikler göstermektedir. 18.yy kadar geleneksel bütünlük korunmuştur fakat 18. yy dan itibaren batı etkilerinin yoğunluğu artmıştır. Örneğin Nur-u Osmaniye cami....date-header {display :none !important;}
TASARIM FELSEFESİ
Tasarım designare (latince) sözcüğünden gelmektedir.Anlamı biçim vermektir.Genel olarak tasarım insan zihninde biçim vermektir.Günümüzde tasarım eskizler yapmak, planlama, biçimlendirme gibi ifadelerin eklenmesiyle bir bütün oluşturmuştur.
Tasarım insan ile iletişim kurar.Farklı modeller içinde kendini belirtir her sanat eseri bir tasarımdır.
Tasarım insan ile iletişim kurar.Farklı modeller içinde kendini belirtir her sanat eseri bir tasarımdır.
İnsanoğlu algılarının nesnelerle iç içe girdiği günden beri nesneleri anlamak, aralarındaki ilişkiyi kavramak, açıklamak ister. Aristoteles'e göre dünyaya ilk hareketi tanrı vermiştir. Bu ilk hareketle devinime geçen dünyada sonraki bütün değişim ve oluşumlar Aristoteles'in dört neden kuramına göre meydana gelir. Bu dört neden ise şunlardır:
1.Maddi neden (causa materialist)
2.Biçimsel neden (causa formalis)
3.Hareket ettirici neden (causa efficiens)
4.Ereksel neden (causa finalis)
Bu dört neden doğada hem canlı hemde cansız olarak egemendir. Her bir nesne her bir var olan bu dört nedenin etkisiyle değişir ve hareket eder.
Konstrüktivizm ve Bauhaus
Konstrüktivizm, Moskova’da 1913 yılında doğan devrimci rasyonalist bir akımdır.
20.yy ilk 30-40 yılına, topluma yeni bir yaşam biçimi kazandırma hedefleri doğrultusunda, makine ve mekanizasyondan esinlenen deneysel çalışmalar, ilerleme, doğayı kontrol etme, değişme ve yenilenme idealizmi hakimdi. Bu değişimi ve yenilenmeyi gerçekleştirmeye ilk davrananlar Hollanda’da De Stijl ve Sovyet Rusya’da konstrüktivistler olmuştur. Almanya’da da Bauhaus, politik ve kültürel idealizmi ile, seri üretim ve geometrik sadeleştirme, malzemeye sadakat ve işlevsellik ilkelerini uygulayan bir eğitim geliştirilmiştir.
De Stijl’in biçimsel ifadesi, figüratif olmayan soyutlamaya dayanır. Mobilya ve mekan tasarımının dilini, strüktür ve konstrüksiyonun biçimi belirlemesine duyduğu ilgi ve verdiği önem dolayısıyla, radikal olarak değiştiren Rietveld’in, ilerici modern tasarıma ve tasarımcılara önemli etkisi olmuştur.
Bauhaus’ta Dessau Dönemi’nde 1927 yılına kadar, bazı dersler verilmesi dışında mimarlık bölümü yoktu. Gropius’un okulda kendi özel mimarlık çalışmalarını yürüttüğü ofisi vardı. Mimarlık eğitimi için henüz hazır olmadıklarını düşünmekteydi.
Rodchenko, devrim sonrası Sovyet Rusya'nın kültür politikasında önemli rol oynadı. Komünist kültürün bir öncüsü idi. Ana çalışma alanı grafik tasarım (kitap kapakları, tekstil, afişleri) ve fotoğraf ile kitle iletişimi olmuştur.
RENK
![]() |
''RENK'' |
Bu durumu Henry Matisse '' Renk ışığın dışa vurumudur.'' diyerek özetlemiştir. Bir ışın demeti cam prizmanın bir yüzeyine yöneltildiğinde , iç kısma doğru kırılmaya uğrayıp ikinci yüzeye çarpar ve yine kırılarak prizmayı terk eder.
Sıcak ve soğuk renkler adlarını yaz ve kış mevsiminden almıştır kırmızı turuncu gibi sıcak renkler adını yaz mevsiminden mor ve mavi tonlar ise adını kış mevsiminden almıştır.Sıcak renkler bir yüzeyi yakın gösterirken soğuk renkler derin göstermektedir.Bu yöntemi mimarlar ve iç mimarlar koridor gibi yüzey renklendirmesinde kullanmaktadır.
Pigment: Bir yüzeye renk vermede kullanılan maddenin renk sağlayan niteliği,medyumudur.
Value(Değer): Rengin açıklık koyuluk derecesidir.Siyah ve beyaz renk katılarak derecesi değiştirilir.
Hue: Rengin karakteridir.Her rengin kendine ait dalga boyu vardır.
Doyum: Birbirine karşıt renklere denir.
Analog renkler: Renk çemberinde birbirine komşu olan renklerdir.
YAPI NASIL AYAKTA DURUR ? SAĞLAMLIK.
Bir yapının en görünür kısmı onu ayakta tutan sistemdir. Mimari strüktürün temeli yer çekiminin sürekli çekimine karşın nesnelerin yere düşmeyeceğinden emin olmadır.Strüktürün başlangıcı duvardır.Işık için bu duvarlarda veya boşluklarda açıklık olmalıdır ve bu açıklıklar tuğlalarla yer çekimine karşı desteklenmelidir.Bu da kiriş ile yapılmalıdır bu kirişlere lento adı verilmektedir.Dikmelerin ve lentoların iki boyutlu düzlemsel sistemi üç boyutta yayılmış olarak tasarlanırsa, sonuç bir çerçevedir. Lento gibi kemer de taştan yapılabilir, ama kemer iki büyük üstünlüğe sahiptir. İlk olarak, kağir kemer birçok küçük parçadan oluşur, böylece çatlağı ve kusuru olmayan büyük bir taş lento bulmaktan kurtulma olanağı sağlar. İkinci olarak, kemer, taş bir lentoya göre çok daha büyük açıklıkları geçebilir. Kemerin mekanda ötelenmesiyle tonoz meydana gelir. Bir başka strüktürel tip olan kafes kirişin geometrik yapısından dolayı üçgenin kenarlarından biri bükülmeden ya da bozulmadan şekli değiştirilemez.
Strüktür yeni bir çerçeve veya kılıf yaratmakla kalmaz seçilen malzemenin cinsi tarihi külütürü ve biçimi de bu bakış açısının parçasıdır.Gotik katedrallerinin yüksek olması göksel umudu temsil etmesi gibi.Nasıl inşa ettiğimiz neredeyse tam olarak ne inşa ettiğimizi söyler.
Avrupa’da Gotik, Rönesans ve Barok Mimarileri
Avrupa’da Gotik, Rönesans ve Barok Mimarilerin
Çatı ve Cephe Sistemleri Açısından Karşılaştırılması
- Avrupa'da Gotik, Rönesans ve Barok mimarileri farklı ortamlarda gelişmişlerdir ve biçimlenmeleri de farklı olmuştur.
- Gotik mimari öbür dünyadaki kurtuluşu ruhani yetkinliği temsil ederken Rönesans'ın doğduğu Yeniçağ ise dünyevi yetkinliğe ve dünyadaki kurtuluşa önem veriyordu.
- Ortaçağ kalıp bilgilerin yerini mal mülk kişisel başarı dünyevi güzellikler aldı.
- Bütün bu farklılıklar mimaride düzenlerin farklılaşması ile somutluk kazanıyordu.Rönesans'ta merkezi sistemli ve cephede yatay hatlar belirginken Gotik'in Tanrı'ya yükselir vaziyette inşa edilmek istenen dikey ve ufki sistemli bazilika yapısı dikkat çekiyordu.Barok mimarisinde Rönesans'ın sakinliği hareketleşerek sakin figürler ile sessizlik gürültüye dönüşüyordu.
Gotik Mimari
- Fransa’dan Avrupa’ya yayılan, 12. yüzyıldan 16. yüzyıla kadar süren ve temel özelliği dikey hatlar olan mimari üsluptur.
- Bu dönemde insan odağı dinsel yaşam olduğu için en ileri yapılar kilise tarafından yaptırılmıştır.Katedraller inşa edilmiştir.Katedral tanrı odaklı yaşamı ifade eder.“Katedral Tanrı’nın eviydi, bu ifade sıradan bir şey değil korku dolu bir gerçeklik olarak anlaşılıyordu. Ortaçağ insanı yaşamının her yönünü etkileyen doğaüstüyle birlikte yaşıyordu”
- Gotik'in en önemli katedrallerinden biri Notre Dame Katedrali'dir.
- Gotik çatı ve cephe sistemleri açısından üç yenilik getirmiştir :
- 1) Kaburgalı tonoz
- 2) Dayanma ayakları
- 3) Dayanma kemerleri
- Kaburgalı tonoz, haç tonoza kaburgaların eklenmesi ile elde edilmiştir. Dayanma ayakları ve dayanmakemerlerinden oluşan sisteme “dayanma sistemi” denmektedir. Bu sistem, Gotik mimarlığın düşeyde gelişimini sağlamış ve yük aktarma prensibi ile büyük pencereler açmaya olanak tanımıştır. Böylece Gotik yapıcılar taş yapıyı hafifleterek, taşın doğal nitelikleriyle adeta ters düşen üsluplar yaratmışlardır.
- Katedraller ışığın içeri alındığı narin mimari yapılardır.
- Vitray tekniği gelişerek dini yapıların uhrevi etkisi artmıştır.
- Gotik dönemde dünyevi yaşamın temel ilgisi, göksel yaşamı teminat altına almaktır. İtalyan
- hümanistlerince “barbar” olarak değerlendirilen Gotik üslup, skolastik düşüncenin egemen olduğu bu ortamda, ama çağı biçimlendiren bazı adımlardan da büyük ölçüde yararlanarak gelişmiştir.
- Özetle öne çıkan faktör sivrilmiş ve süse boğulmuş olan çatı ve cephe elemanlarıdır.
Rönesans Mimarisi
- İtalya’da Floransa 14. yüzyılda Gotik mimariye karşı bir hareket başlatmış, 1500 yıllarından itibaren Roma, bu yeni anlayışı en yüksek düzeyine çıkarmıştır.
- Uyanış çağı olarak geçer ve klasik kültür ve sanata olan sevginin yeniden doğumudur.
- Kilise etkinliği azalarak kilisenin elinde olan sanat ve mimari yapılar burjuvaların ve
- sanat koruyucuların eline geçmiştir.Kurucusu Floransalı Brunelleschi'dir.Bu dönemde gotik ayrıntılar ayıklanmıştır.Gotik’teki mantıklı olmayan dini düşünce yerini, Rönesans’ta mantıklı, matematiksel bir düşünceye bırakmıştır. Rönesans yapıları, Ortaçağ yapılarının yani Gotik’in düşeyde gelişen narin ve bol camlı kurgusundan farklıdır. Rönesans’ta mimarlık Antik kaynakların etkisi ile Romalı yapıcıların anailkeleri ve eski Roma’nın biçim, hacim ve süslemeleri üzerine temellenmiştir.
- Rönesans yapıları belli kurallara ve simetriye bağşıdır.Cephelerde yatay ve düz çizgiler egemen olup her bölüm kendi içinde kapalı ve bitiktir.
- Gotikteki yoğun süs ve abartı anlayışından uzak olup sakindir.
- Rönesans’ın Gotik’e karşı olan tavrı, onu Bizans mimarisine de yakınlaştırmıştır. Bizans’ın merkezi yapı anlayışı bu dönemde ilgi görmüştür. Gotik’in ufki sistemli bazilikal yapısının yerini, kubbeli merkezi yapı almıştır.
- Gotikte amaç Tanrı'ya yakınlaşmak olduğu için hareketli ve sivri kubbeler
- göz önündedir.Yukarıya doğru olan hareket Rönesans ile birlikte durağanlaşmıştır.
- Dinamik hareketler ortadan kalkmış tavanlarda kaset kullanımı yaygınlaşmıştır.
Barok Mimari
- 17. ve kısmen 18. yüzyılda Avrupa’nın özellikle Katolik ülkeleri ile Latin Amerika’ya yayılmış ve eğri hatların hakim olduğu bir üsluptur.
- Rönesans'ın katı kurallarına tepki olarak ortaya çıkmıştır.(Roma)
- Rönesans’a oranla yapıların hem planları hem de bezeme programı değişmiştir. Barok mimarlık abartılı hacim ve dekorları kullanarak görkem ve güç etkisi yaratmaya çalışmıştır.
- Tanrı için kiliseler krallar için saraylar yapılmaktadır.
- Kiliseler cenneti sergilemek için iç dizaynını ona göre sergiler.Resim ve heykel bu amaç için kullanılmıştır.
- Yapıların iç mekanları ışıklıdır. Kubbe içleri ve tavanlar, abartılı ve karmaşık perspektif sistemlerinin kullanımıyla gerçekleştirilmiş resimlerle sonsuza açılmaktadır.
- Rönesans'ın akılcı ve kuralcı hareketleri terk edilerek kişisel heyecanlara uygun keyfi ve öznel hareketlilik egemen olmuştur.Hareket ve sonsuzluk esas alınmıştır.Doğal olmak dikkat çekmektedir.Işık ve gölge oyunları ön plandadır.
- Bu üslubun yaratıcıları olan Bernini ve Borromini, çağdaşları tarafından çok beğenildiği halde, sanat tarihçileri tarafından 19. yüzyılın sonlarına kadar, klasik sanatı bozdukları gerekçesi ile eleştirilmişlerdir.
- Barok, insanı şaşırtan geniş meydanlar ve ışınsal kent planlarını mimariye kazandırmıştır. merdiven ve çeşme mimarisine de önem verilmiştir.Çeşmeler doğal çatlak kayalarla yapılmıştır.
- Trevi Çeşmesi, bu anlayışın en güzel örneği olup,
- Barok’un uğultuyu, gürültüyü ve doğayı ne kadar sevdiğinin somut bir göstergesidir.
- Doğal kırılmış kayalıklarla çeşmenin temel heykeli birbirine kaynaşmış olarak görünmektedir.
bağdaştırır ve iman vardır gerçeklik yoktur.Dogmalardan oluşmaktadır.
Rönesans'ta akılcılık ile kurallar ve dünyevi bir tarz vardır.
Gotikteki Tanrı merkezli bazilika yapısı Rönesans ile merkezi yapıya dönüşmüştür.
Barokta ise Rönesans'ın akılcı ve realistik yapısı yerini duygulara ve hareketliliğe bırakmıştır.
![]() |
Notre Dame Katedrali, Paris |
![]() |
Floransa Domu Rönesans akılcılığıyla kubbe merkezli yapı mevcuttur.Floransa Domu,Antikite’den beri yapılmış en büyük kubbe idi. |
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Avrupa’da Gotik, Rönesans ve Barok Mimarileri
Avrupa’da Gotik, Rönesans ve Barok Mimarilerin Çatı ve Cephe Sistemleri Açısından Karşılaştırılması Avrupa'da Gotik, Rönesans ve B...

-
Tasarım designare (latince) sözcüğünden gelmektedir.Anlamı biçim vermektir.Genel olarak tasarım insan zihninde biçim vermektir.Günümüzde...
-
Avrupa’da Gotik, Rönesans ve Barok Mimarilerin Çatı ve Cephe Sistemleri Açısından Karşılaştırılması Avrupa'da Gotik, Rönesans ve B...
-
Konstrüktivizm, Moskova’da 1913 yılında doğan devrimci rasyonalist bir akımdır. 20.yy ilk 30-40 yılına, topluma yeni bir yaşam biçimi...